Cuma, Mayıs 10, 2013

Yabancı sınırı üzerine

Futbol ne kadar para harcarsanız harcayın sinerjiler oyunu. Ama ne yazık ki yerli veya yabancı, oyuncunun birden çok yönüne bakılarak yapılan transferin sayısı pek az.  Çünkü Türkiye'de futbol ekonomisi gündelik, bir başkan döneminden bir diğerine, bir başka medya bombardımanından bir başka megalomanın şahsi emellerine göre resetlenen bir sahne.  Bütçeler, planlar, bizim sosyal hafızamızla sınırlı. Klüpler ise, kök salabilen bir kaç isim dışında herkesin gelip geçtiği para saçan döner kapılardan ibaret.    Özellikle Fenerbahçe'nın bir bakıma Türkiye'nin iç ligindeki lokomotif klüp konumu (bunu hiç bir şekilde hiç bir klübün daha az başarılı olduğunu ima etmek için söylemiyorum) ve iç başarıya endeksli hazımsız klüp politikaları bir bakıma bunun en büyük aynası.  Fenerbahçe'nin mali anlamda Galatasaray'dan on yıl kadar evvel bir gömlek atladığı doğrudur. Ama her şeye rağmen Aykut'un Fenerbahçe'ye şampiyonluk yaşatan ilk yerli teknik adam olması eksik olan, ama hala telafi edilebilecek şeylerin en büyük göstergesi.  (Bunu diyorum, çünkü Alex mevzusunun yönetilemeyiş biçimi ortada.  Bakınız Quaresma, veya Demirören'in her hangi bir icraatı.)  Tamam, örneğin Derwall'ın Galatasaray'a etkileri çok derinden olmuştur.  Ama esas etki gösterdiği alan getirdiği sistemle yetişmesine vesile olduğu futbol kültürü, antrenman tarzı ve sürdürülebilirlik tohumları olmuştur.  Tabii ki o günden bu güne Galatasaray'da da çok sular aktı.  Ve birbirlerini daha önceden tanımayan, farklı kültürlerden gelen Fatih Terim gibi bir idol ile Ünal  Aysal gibi bir pragmatistin bir nevi tesadüfü birleşimi ola gelmeseydi, pek ala da Galatasaray Arda gibi vasat bir kahramanın gidişine ağıt yakar durur olabilir.

Drogba. Sinerji.

Drogba'nın yanında Ujfalusi ve Sneijder'i de saymak istiyorum.  Bu adamlar Türkiye'ye geldiler. Gelebildiler çünkü kariyerlerinin sonundaydılar.  Ama getirdikleri karakter, belki de herkesi en çok şaşırtan şey oldu (Sneijder henüz kendini kanıtlamadı, ama Ajax kökeni ve Hollanda futbolunde temsil ettiği yer itibariyle bunu sağlayacak kapasitede olduğu ortada).  Bu adamlar sizi Avrupa'da ayakta tutabilecek, ligde ise rotasyon içerisinde gençlerin gelişimine çok büyük katkı sağlayabilecek adamlar.  Drogba'nın getirdiği ilgi, marka değeri, dolaylı yoldan kendi maaşını çıkartan cinsten.  Kimsenin yabancı limiti kalksın dediğini sanmıyorum.  Ama görmezden geldiğimiz şu, tamam bir takımda 3 Drogba olamaz, ama yabancı oyuncular ile yerliler arasındaki birliktelik doğru karakterde oyuncular ve doğru yönetim tarzıyla bir araya geldiğinde ülke futboluna çok büyük katkı sağlayacak cinsten.  Ülkemizde futbol hayatın her alanında çok büyük yer kaplasa da, sporcu kültürümüz ve meslek etiği, futbolculuklarına bir lafım olamaz ama futbol adamlıklarını sorguladığım Sergenlerle Rıdvanlarla Tanjularla büyüyen jenerasyonda oldukça eksik.

Bu sinerjiler göz ardı edilecek cinsten değil.  İlk onbiri geçtim her kadroda yabancı sayısını 6 ile kısıtlamanız ise Türk futbolcusunun gelişimini nasıl korumuş oluyor anlamakta güçlük çekiyorum.  Rekabetin esas olduğu bir takım sporunda haksız rekabet ve yanlış sübvansiyon sağlayarak sistemin organik gelişimine engel olmaktan başka bir şey değil.  Büyük klüplerin alt yapı yatırımları ve amatör sporun gelişiminde sağlanması gereken süreklilik başarıldığı müddetçe buna neden gerek olsun?